22 Haziran 2015 00:57

AKP-MHP koalisyonu olur mu?

AKP-MHP koalisyonu olur mu?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Koalisyon tartışmaları, bir yandan kamuoyu önünde öte yandan, daha sonuç alıcı amaçlarla, kapalı kapılar arkasında çok yönlü olarak sürdürülüyor.

Baykal ve Gül gibi resmi bir sıfatı olmadan koalisyon hükümeti için çalışanların yanı sıra TÜSİAD ve MÜSİAD’dan başlayarak çeşitli sermaye örgütleri de yakın tarihte olmadığı kadar hükümet kurma sorumluluğunu üstlerine almış olarak sahnedeler.

AKP, MHP ve CHP’nin resmi ve gayri resmi temsilcileri ise, kendilerine göre “öneriler” ortaya atıp sonra da o önerilere sahip çıkmayarak, her gün bir başka girişim içindeymiş görünüyorlar.

Şu açık ki basın üstünden de tanık olduğumuz çeşitli koalisyon girişimlerinin büyük bir çoğunluğu “olmaz olanların elenmesi” amaçlı, bir bölümünün her partinin kendi pazarlık gücünü artırmak, diğer bir bölümünü de sadece siyaset pazarındaki işlem hacmini artırma amaçlı olduğunu söylemek mümkün. Bu “girişim” ve “öneri” bolluğunun, Başbakanın Cumhurbaşkanı tarafından atanıp, hükümet kurma çalışmalarına başlamasına kadar, hatta koalisyonun nasıl şekilleneceğinin resmen ortaya çıkmasına kadar süreceği de bir gerçek.

Egemen sınıfın güç odaklarının sözcülerinin büyük çoğunluğunun söylemlerinden ve vücut dillerinden anlaşılan onların geniş tabanlı, siyasi literatürde “büyük koalisyon“ da denilen bir AKP-CHP koalisyonu istedikleridir. Açıklamalarında ortalama, her partiye eşit uzaklıkta durarak konuşmaya özen gösterseler de kapalı kapılar ardındaki girişimlerinin AKP-CHP koalisyonunu gerçekleştirmek doğrultusunda olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Elbette büyük sermaye odaklarının girişimlerinin siyasetin şekillenmesinde, hele de bir hükümetin nasıl ve hangi program etrafında oluşacağını belirlemekte önemli etkileri olur. Ama bu onların isteklerinin her zaman bire bir gerçekleşeceği anlamına da gelmiyor. Hele de şekillenecek bir koalisyon hükümetiyse, burada partilerin “gelecek hesaplarının”, “partisel çıkarlarının”, “ilkelerinin”, “partiler içindeki klik çatışmalarının”, “dayatmaların”, hatta “kaprislerinin”,… de önemli olabileceği biliniyor. Bunun örnekleriyle Türkiye siyasetinde sıkça da karşılaşıyoruz.

Nitekim AKP’nin, (Erdoğan kendini bu tartışmaların dışına atmış görünse de) Erdoğancı bilinen sözcüleri ve MHP’nin önde gelen kimi isimleri son günlerde giderek daha artan biçimde bir “AKP-MHP koalisyonu”ndan yana olduklarını, “içinden geçilen sürecin” ve “iki parti tabanının isteklerinin” böyle bir koalisyonu daha olanaklı kıldığı iddialar öne sürüyorlar. Yandaş basın, bu görüşün savunuculuğuna soyunmuşken, büyük sermaye medyasından da en azından bu koalisyonun da “makul bir hükümet” biçimi olduğu propagandasının yoğunlaştığına tanık oluyoruz.

Eğer Erdoğan ve AKP’nin Erdoğancı kliğinin, seçim öncesinde bir yandan “Kürt sorunu yoktur, masa da yoktur, taraflar da yoktur. Çözüm süreci bizim sürdürdüğümüz bir süreçtir”e, öte yanda da “tek bayrak, tek millet,…”e gelen tutumu dikkate alındığında MHP ile bir koalisyon akla uygun görünmektedir. Ama ne var ki; bir AKP-MHP Hükümeti, Demirtaş’ın işaret ettiği gibi aynı zamanda bir “savaş hükümeti”dir! Ki, böyle bir sorumluluğu AKP, hatta MHP bile üstlenemez. Üstlenirlerse de altıda kalırlar. Hem de ikisi birden! 
Ama öte yandan şu da bir gerçektir ki; seçimde halkın verdiği mesaj, AKP’nin Erdoğan liderliğinde girdiği bu şoven milliyetçi, kendisini MHP ile aynı hatta çeken tutuma “hayır” demek olduğunu AKP içinde de fark edenler az değildir. Bu konuda Erdoğan’a yönelik ciddi eleştiriler de başlamıştır. Bu da bir AKP-MHP koalisyonunun öyle dışarıdan göründüğü kadar kolay olmayacağını gösteriyor. Ve bunun AKP içinden de ciddi tepkilerle karşılanacağını beklemek gerekir. Ki, MHP-AKP koalisyonu tartışmasının AKP içindeki klikler çatışmasını da tetikleyen yeni bir etken olması da kuvvetle muhtemeldir.
Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün cenaze, iftar sofrası demeden kendisini, hiç olmadığı kadar  siyasete ısındırmaya başlamasını da AKP içindeki klikler çatışmasından ve koalisyon girişimlerinden bağımsız görmemek gerekir. 

Bu yüzden de bu koalisyon tartışmaları daha çok su götürür tartışmalardır. Burada asıl olan ise, mevcut koalisyon seçenekleri içinde hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin halkların emekçilerin kendi taleplerini savunmakta göstereceği kararlılıktır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa